Bir zamanlar, güneş her sabah doğar, kuşlar neşeyle öter ve çiçekler mis gibi kokardı. Küçük bir köyde yaşayan insanlar, doğayı ve birbirlerini çok severdi. Ancak, köyün en yaşlı ve bilge kişisi Ali Dede yağmur uzun süre yağmadığı için endişeleniyordu.

Bir gün, köyün çocukları ormanın derinliklerinde oyun oynarken, birden gökyüzünde karanlık bulutlar toplanmaya başladı. Bu bulutlar, köyde yaşayan herkesin dikkatini çekti. Çocuklar merakla gökyüzüne bakarken yağmur damlaları yere düşmeye başladı. Yağmur uzun zamandır köyde görülmemişti ve herkes sevinçle yağmura koştu.

Ancak, bu yağmur sıradan bir yağmurdan farklıydı.

Yağmur damlaları yere düştüğünde, her biri farklı bir melodi çıkarıyordu. Dolayısıyla, bu melodiler, doğanın derinliklerinden gelen bir şarkı gibiydi. Köyün insanları, bu şarkıyı dinleyerek huzur buldu. Ali Dede, yağmurun şarkısını duyduğunda, bu durumun özel bir anlamı olduğunu anladı.

Ali Dede, köyün gençlerinden biri olan Cesur’a, yağmurun sırrını keşfetmesi için ormanın derinliklerine gitmesini istedi. Elbette, Cesur, Ali Dede’nin isteğini yerine getirmek için yola koyuldu. Yol boyunca, yağmurun melodisi ona rehberlik etti. Ormanın derinliklerine girdikçe, melodiler daha da güçlendi ve anlam kazandı.

Sonunda, Cesur bir açıklığa ulaştı. Bu açıklıkta, devasa bir ağaç ve ağacın dibinde parlak bir taş vardı. Taşın etrafında dans eden yağmur damlaları, melodileriyle büyülü bir atmosfer yarattı. Cesur, taşın yanına yaklaştı ve taşın üzerine dokunduğunda, taşın içinden bir ses duydu. Bu ses, doğanın kendisinin sesiydi ve Cesur’a köylerinin doğaya olan sevgisi ve saygısı nedeniyle bu şarkıyı hak ettiğini anlattı.

Böylece, Cesur, taşı köyüne geri getirdi ve Ali Dede’ye olanları anlattı. Köy halkı, yağmurun getirdiği bu hediyeyi kutladı ve doğaya olan sevgilerini daha da artırdı. Yağmurun şarkısı, köyün her köşesinde yankılandı ve herkes bu melodilerle huzur buldu.

Köy halkı doğayla olan bağlarını daha da güçlendirdi ve yağmurun şarkısı, her yağmur yağdığında onları mutlu etti. Cesur’un cesareti ve doğaya olan sevgisi sayesinde, köy halkı doğanın büyüsünü ve güzelliklerini yeniden keşfetti.

**Sonuç olarak**, bu masal, doğaya olan sevgi ve saygının ne kadar önemli olduğunu ve her şeyin bir nedeni olduğunu anlatır. Yağmurun şarkısı, köy halkına huzur ve mutluluk getirmiş ve doğanın büyüsünü onlara hatırlatmıştır.